5 Mayıs 2009 Salı

BABANZADE AHMET NAİM Kimdir

BABANZADE AHMET NAİM (1872–1934)

Ahmet Naim Osmanlı’nın son ve çalkantılı döneminde yaşamış, Sahih-i Buhari'nin muhtasarını (özetini) geniş açıklamalarla birlikte Türkçe'ye kazandıran Osmanlı'nın son dönem âlim ve en önemli fikir adamlarındandır.

Ahmet Naim Süleymaniye kökenli Babanlar veya Babanzâdeler olarak bilinen aileye mensuptur. Osmanlı’nın son dönemlerinde Irak, Yemek, Antalya ve Bolu’da valilik yapmış olan ve 1929’da vefat eden Mustafa Zihni Paşa’nın oğlu olan Babanzâde Ahmet Naim, 1872 yılında Bağdat’ta doğdu. Cuhuriyet döneminde Baban soyadını alan ailenin oğlu olan Ahmet Naim bundan sonra Babanzade Ahmet Naim olarak anılacaktır. Son devrin hem felsefe, hem de dini ilimler sahasında en kapasiteli âlimlerinden olan Naim Efendi, Bağdat Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra İstanbul’a geldi.

Sırasıyla Galatasaray Sultanisi, ardından Mülkiye Mektebi’ni bitirdikten sonra aynı yıl 1894 Hariciye Nezareti (Dışişleri Bakanlığı) tercüme kaleminde çalışmaya başladı. Aynı zamanda mektep tahsilinin yanında medreselerde okutulan İslami bilgileri de tamamlayarak Arapçasını da ilerletti. Aynı zamanda müderris ve mütercim olarak çeşitli çalışmalar yaptı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra tamamen Eğitim Bakanlığı'na (Maarif Nezareti) geçmiştir. Bu bakanlıkta çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 1914 yılından itibaren İstanbul Darülfünun Edebiyat Fakültesi'ne felsefe müderrisi (profesörü) olarak atanmıştır. Burada genel felsefe, metafizik, psikoloji, mantık ve ahlak gibi felsefe grubu derslerini okutmuştur. Yirmi yıldan fazla üniversitede felsefe dersleri okutmuştur. Felsefe alanındaki ilk önemli eserler onun tarafından tercüme edilmiş ve Türkçede felsefe terimlerinin yerleşmesinde ciddi katkıları olmuştur. Öğrencileri arasında Niyazi Berkes, Macit Gökberk, Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı, Osman Pazarlı, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi isimler vardır.

Arap ve Fransız dillerini iyi bile ve esas alanı felsefe olmasına rağmen daha çok hadis alanında tanınmış olan Ahmet Naim uzun süre Darulfunun’da felsefe dersleri okutmuştur. Babanzâde Ahmed Naim II. Meşrutiyet döneminde had safhaya ulaşan fikri mücadelelere katılmış, yayın yoluyla İslami hayatın ve düşüncenin ihyası için çalışmıştır. Çok küçük yaşlardan itibaren çevresince dindarlığı ve yüksek ahlaki seciyesiyle tanınır olmuştur. İmanında güçlü, inandığını değerleri söylemekte, savunmakta ve yaşamakta kararlı kişiliğiyle tanınan Ahmet Naim ilim yoluna terk etmeyen, felsefeci olmasına rağmen pozitivizmin amansız düşmanı idi.

Ahmet Naim’in öğrencilerinden felsefe tarihçisi Macit Gökberk farklı dünya görüşlerine sahip olmasına rağmen Ahmet Naim hakkında şunları söylemektedir: "Naim Bey, dünya görüşlerimiz birbirine büsbütün karşı olduğu halde, çok saydığım bir hocamızdı. Genel felsefe ve metafizik dersleri verirdi. İslam kültürüne hayrandı. Değişen toplum koşulları içinde düşüncelerini değiştirmedi ve kişiliğinden hiç ödün vermedi. Geçmişe bağlı ve görüşlerinde tutarlı bir müslüman Osmanlı aydını idi. Cumhuriyetin en coşkulu en parlak günlerinde bile geçmişe bağlılığını bir bütün olarak korudu. Kişiliğindeki bu bütünlük onu ister istemez bir saygı konusu yapıyordu."

Ahmet Naim, o dönemki tüm siyasi ve sosyal alandaki problemlerin çözümünü Kur'an ve Sünnete dönüşte aramış bir münevverlerdendir. Ona göre din bir bütündür, öyle kabul edilmeli ve yaşanmalıdır. İslam'ın emirleri yalnız itikat ve ibadetlerden ibaret değildir. İslam insanlar arasındaki muamelat, muhakemat ve cezalara da şamildir. Bu yüzden din ve dünya işlerini ayırmak prensibi İslam'a uymaz. Kitap, sünnet, icma ve kıyasla tesbit edilmiş bulunan hükümlerin, İslam dünyasının kıyamete kadar bütün hükümlerini karşıladığı inancındadır.

Ahmet Naim'in gerek telif gerekse tercüme olmak üzere birçok kitap ve makalesi bulunmaktadır. Dönemin seçkin dergilerinde yazıları yayınlanmıştır. Ahmet Naim bir parti üyesi olmamış, ilmi ve fikri çalışmalarıyla öne çıkmış bir münevverdir.

Ahmet Naim'in yaşadığı dönemde ülke Mutlakiyet, Meşrutiyet ve Cumhuriyet olmak üzere üç farklı yönetim değişikliği yaşamıştır. Her üç dönemde de Ahmet Naim, iktidara muhalif bir tavır içerisinde olmuştur.

Ahmet Naim'in Cumhuriyet döneminde de yönetime karşı muhalif tavrını sürdürmüştür. Mehmet Akif’in en samimi dava arkadaşıdır Ahmet Naim. Ahmet Naim, Akif’in “Ashap’tan sonra en sevdiği adamdır. Onun için bakiye-i selef dermiş ve onu sikadan (güvenilir kimselerden) sayar; sözlerini sened kabul edermiş.Ahmet Naim'in öldüğü haberini aldığı zaman hüngür hüngür ağlayacak derecede bu aziz dosttan ayrılışının acısını derinden hissedecek ve evim barkım yıkıldı, altında kaldım; şarkta böyle adamlar zor yetişir”. Ahmet Naim 13 Ağustos 1934 tarihinde sabah namazını kılarken secdede vefat etti. Edirne Kapı Mezarlığı’na defnedildi. Akif kırk iki senelik dostu olan

“O ne büyük bir insandı. O ne faziletli adamdı. Ben ki, ölümü çok tabii bulurdum. Bazen çok sevdiğim birisinin ölümünü benden saklarlardı. Yahut yavaş yavaş söylerlerdi. Ben de için için gülerdim. ‘Bundan daha tabii bir şey olur mu? Beni hiç anlamıyorlar, böyle bir haber karşısında bayılacağımı sanıyorlar.’ Derdim. Fakat vakta ki, Naim’in ölümünü haber aldım. Nasıl diyeyim? Cihan yıkılmış da ben altında kalmışım zannettim. Bana öyle geldi. Meğer ben Naim’i ne kadar severmişim.”

Mehmet Akif’in Bananzâde Hakkındaki sözleri…

Hiç yorum yok: